NECİP FAZIL KISAKÜREK
Yıllardır
okunmakta olan ve daha yıllarca fikirleri ve düşünceleriyle gençliğe umut
kaynağı olan Necip Fazıl Kısakürek 26 Mayıs 1904 senesinde İstanbul’da doğdu.
Asıl adı Ahmet Necip Fazıl olan Kısakürek dini eğitimini küçük yaşta babasından
aldıktan sonra 12 yaşında Fransız düzeniyle tanıştı. Frerler okuluna girdi. O
okuldan ayrılarak Amerikan Kolejine ordanda Emin Efendi Mahalle Mektebine
kaydoldu.
Şiirle alakası büyük olan Üstad ilk olarak
‘’Nihal’’ adlı bir dergi çıkardı ve bu dergi haftalıktı. 1921 Drülfünun Felsefe
Şubesi’ne kaydolması ona birçok edebiyat simasıyla tanışmasına sebep oldu.
1924’’te aldığı bursla Fransa’ya gitti. Sorbonne Üniversitesi’ne. İkinci şiir
kitabı Kaldırımlar ile tanınan şair 1934 yılında Abdülhakim Arvasi ile
tanışmasıyla büyük bir değişime uğramıştır.
Büyük Doğu hareketinin kurucusu olan
Kısakürek bu isimle bir dergi çıkarmış ve bu dergi tam yirmi beş(25) sene yayın
hayatına devam etmiştir.
Kısakürek 25 Mayıs 1983’te vefat etmiştir.
BASKI TAHLİLİ
Başlığımızda
bulunan eseri kendi dergisi ve hareketi olan Büyük Doğu ismiyle çıkan bir
yayınevi tarafından basılmıştır. Bir çok eserinin hatta bütün eserlerinin bu
yayınevi tarafından basıldığını söyleyebiliriz. Bu eseri kendi kitapları
serisinin on sekizinci eseri olup iki yüz on bir(211) sayfadır.
KİTAP TAHLİLİ
Kitap Necip Fazıl Kısakürek tarafından 1982
yılında toparlanan üç konuşmasından oluşan bir eserdir ve kendi deyimiyle
ideolocya örgüsünün en önemli parçalarındandır. Eser yazarın kendi Takdimi ile
başlamaktadır. Batı dünyası –daha çok felsefik- ve Doğu dünyasını el alan eser
ikisi arasındaki farklardan bahsetmektedir.
Genel anlamda esere iki böiümden oluşuyor
diyebiliriz. İlk bölümü tamamı ile Batı düşüncesine ayrılmıştır. Batı
düşüncesini de zamansal kurgu şeklinde veren Kısakürek bu çizelgede Antik Yunandan
günümüze kadar gelen bir çok düşünürden, felsefecinin bir çok ideolojiye
öncülük etmiş ünlü insandan bahsetmiş ve bunlar hakkında kendi düşüncelerini
aşikar bir biçimde dile getirmiştir. Hatta bölümleri sonralarda direkt olarak
yüzyıl olarak vermiştir. Batı Tefekkürü bölümünde Platon’dan, Aristo’dan,
Bacon’dan, Marx’tan, Hegel’den ve daha
bir çok filozof ve düşünürden bahsetmiş. Bu düşünürlerin iç dünyasını ve
hareketlerindeki amaçları kendi bakış açısıyla değerlendirmiştir. Bu bölümde
doğal olarak bir çok ideolojik söylem ve kavram kullanmıştır. Bu kadar
felseveci ve düşünürü bir araya toplayıpta bir yazarın o eserde ideolojik
kavram ve söylemlerden bahsetmesi pek muhtemel değildir.
İkinci bölüm ise İslam Tasavvufu’ndan
bahsetmektedir ve birinci bölüm yanı Batı Tefekkürü’ne karşın biraz daha uzun
tutulmuştur. Birinci bölümde batı düşünürleri hakkında bilgi veren ve bunların
daha çok olumsuz yönlerinden bahseden yazar ikinci bölümde ise bunun tam
tersini yaparak İslam dünyası ilim adamlarından ve alimlerden fakihlerden bahis
açmiş ve bunlar üzerinden İslam Dünyası’nın naif, nazik, mütevazi düşünce
dünyasına dalmıştır. Birinci bölüme nazaran daha çok örnekleme yapan yazar
Muhyiddin Arabi, Mevlana Celaleddin Rumi gibi alimleri ele almış ve bunları
çeşitli örnekler içerisinde sunmuştur.
YORUM
Kitap adındanda anlaşılacağı gibi Batı ve Doğu arasındaki
düşünsel farklardan bahsetmiştir. Bu farkları o akıma ait düşünürler ve
filozoflar üzerinden giderek yapmış ve Batı’yı kötümserken İslam Dünyası’nı
övmüştür. Bu durum normaldir çünkü Batı’nın kattığı iyi şeyler kattığı kötü
şeylerin yanında devede kulak kalmaktadır. Kitabı okumak ve derinlemesine
anlamak isteyen bir okurun ilk önce kitaba göz gezdirmesi ve kavramları
incelemesi, sözü geçen düşünürler hakkında bilgisi bulunması gerekir. Bu yönü
ile okur kitlesinin her seviyesine seslenebilen bir eser değildir. Bir başka
taraftan yazarın Osmanlı Dönemi’nin son yılları –düşünsel- içerisinde yaşadığı
için birçok derin kelime kullanmıştır ve sözlük kullanılması tercihimizdir. Bu
yönüyle de sade ve yalın bir dilden bahsetmek kolay gözükmüyor. Fakat
kesinlikle rafınızda bulunması ve okunması gereken bir kitap fakat belli bir
birikimle…
Seyit Murat Erdoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder